Kimi
zaman büyük beklentiler içinde buluruz kendimizi. Herkesi kendimiz gibi düşünceli,
masum ve iyi niyetli sanırız. Hepsinin içinde bir güzellik olduğuna muhakkak
inanırız. Çevremizdeki herkesin her dediğine inanır, hiçbir şeyi sorgulamayız.
Hele de en sevdiklerimize hiç kıyamayız, kendimize kıymak pahasına da olsa.
Zaman
geçer ve biraz büyürüz. Biraz daha farklı düşünür, insanların bizim gibi
olmayanlarıyla tanışıp üzülürüz. Kimi zaman affeder, kimi zaman kendimizi
suçlarız ama kötü insanlardan paçamızı hep kurtarırız diye düşünürüz. (Hani her
işte bir hayır vardır, Allah muhakkak ki bizi daha kötü bir durumdan koruyordur
diyerek.)
Beklentilerimiz
de küçülür biz büyüdükçe. (Hâlbuki daha da küçülecektir vakti geldikçe.) Biz
hep iyi niyetle dua eder, yaşar gideriz yaşamın kıyısından. Kasti olarak
insanlara kötü davranmamaya çalışırız, kötülük yapabilmek için ya çok büyük
yaralar almak ya da niyetimizin yoldan çıkması gerektiğine inanırız. Kendimizi
bozmayız bu sebepten. Kırılan kalbimizi tekrar tekrar tamir etmeye kalkışır,
sonra yine bir hayal kırıklığıyla karşı karşıya kalırız. Yükümüz bir parça daha
artar. Büyüdükçe ağır gelir yaşananlar ama ertesi gün biz yine uyanıp hayata dört koldan sarılmaya çalışırız. Problemlerle karşılaşan tek biz
değilizdir, hayata devam ederiz kaldığımız yerden... Mecburen. Ve bir kez daha anlarız ki insanlardan büyük beklentilerimiz olmamalı hiçbir zaman.
Ceren
YILDIZ
22.09.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen de fikrini söyle: