27 Mayıs 2012 Pazar

Rica Etsem...

          Hep aynı soruyu soruyordu önüne gelene. Böyle bir soruya kimsenin verecek bir cevabı yoktu elbette. Kimisi ellerini kaldırıp “Ya sabır!”, “Şuna akıl ver Allahım.” diyor; kimisi gülüp geçiyor, kimisi acıyordu haline. Ama hepsinin ortak bir fikri vardı; bu adam kesinlikle bir akıl fukarasıydı, yoksa böyle bir şeyi nasıl söylesindi?

Aklı olan, “Rica etsem beni öldürür müsünüz?” sorusunu ciddi olarak sorup gerçek bir cevap bekler miydi?

Hala, saatlerdir oturduğu banktan bir milim kıpırdamamıştı. Zamandan bir haber nefes alıp veriyordu. Elbet onu öldürmeyi kabul edecek biri çıkacak diye düşünüyordu, yani derin düşüncelere dalmıştı. Bir sabıkalı, bir katil geçmez miydi bu sokaktan? Nasıl bir sokaktı bu, birini öldürmeyi bekleyen tek bir insanoğlu yok muydu? Nasıl insanlardı bunlar…

Özellikle son 7 yılda, bu soruyu duyan insan sayısı her geçen gün arıyordu fakat tek bir kişi bile çıkmamıştı bunu kabul eden. Bu yorgun gözlerle hayata bakmaktan yorulmuştu artık. Gideceği yere bir an evvel varmak istiyordu. Tek bir yakını bile yokken, yalnız başına yaşamanın zorluğunu anlayıp destek olmayan bir dünyada yaşamak kolay mıydı?


Tam bu derin düşüncelerin dibine vurmuşken tonton amcamız, ince bir sesle irkildi ve sağında ona bakan kadına çevirdi bakışlarını. “Pardon” dedi bayan, “Rica etsem beni öldürür müsünüz?”. Yağmurda koşarak yanına gelen sırılsıklam olmuş kadına tekrar baktı.

İşte o an anladı aslına yalnız olmadığını. Demek ki onun kadar yalnız, ya da en azından bu soruyla dolaşacak kadar yalnız olan biri daha vardı. Birbirlerine destek olurlarsa, belki de ölmek istemeye hiç gerek kalmazdı…


Ayrıca aynı yazı için başka bir link; http://heceler.com/06/03/rica-etsem/


Ceren YILDIZ

Liste

     Çok yakında yazacağım dedikten sonra kalemi ya elime alamadım ya da iki satır saçmalıklar karaladım bıraktım. Galiba şimdi hazırım. Bir...