7 Kasım 2012 Çarşamba

Uçurum


Baktım, hayli olmuş yazı paylaşmayalı benim sevgili bloğumda. Ayıp ama bana! Ne yapayım bayramdı, ödevdi, response paperdi, mataryel sunumuydu derkeeeen kayboldum son zamanlarda. Modumu en güzel şu resimle anlatabilirim herhalde;



Yazmıyor değilim! Sadece yoğunluktan biraz ara verdim yazdıklarımı pcye atmaya. Hey Hat! Onları da yaparız elbet, zamanımız varsa. :) Geçen yazdığım ama sizden sakladığım basit bir yazım vardı, kıyıda köşede vardır hep. Onu bir paylaşayım dedim, gerisi kısmet! :)


Bazı durumların insanın kendi seçimleri, sözleri, hırçınlığı, aniliğini sonucu olması kadar can yakan bir şey varsa o da bunlarının telafisinin imkânsız olmasıdır. Hele de hayatında gerçek anlamda ilk defa bir imkânsızlıkla karşı karşıya kalanlarımız için…

Öyle sözler sarf etmişizdir ki hiç söylenmeyecek yerlerde hiç söylenmemesi gereken insanlara, öyle bakış atmışızdır ki bizi hiç tanımayan birine mesela, kaybetmişliğin hırçınlığını hareketlerimize öyle ani yansıtmışızdır ki etrafa… Baştan aşağı yanlış yapıp baştan aşağı günahlara bürünmüşüzdür yani. Kazanacak durumdayken, tek bir şeyimiz bile kalmamıştır ortada. Her şeyimizi tek elde kaybettiğimiz kısa bir kumar oyunu gibi olmuştur yaşadıklarımız.

Öyle kaybetmişizdir ki bir daha kazanma şansımız yoktur. ‘İmkânsız’ denilen uçurumdan atlamışızdır.

Düşünelim bakalım, uçurumdan düşmüş bir insan için, kendisinin atlamış ya da arkasında itilmesi olması neyi değiştirir? Kurtulma ihtimali var mıdır?


13.10.12
Ceren YILDIZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen de fikrini söyle:

Liste

     Çok yakında yazacağım dedikten sonra kalemi ya elime alamadım ya da iki satır saçmalıklar karaladım bıraktım. Galiba şimdi hazırım. Bir...